Takip Et

Güncel

EHP: Öncelikleri halk değil, para kasaları

Emekçi Hareket Partisi (EHP), İstanbul İl Örgütü binasında depremde ortaya çıkan yıkıma ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi

Emekçi Hareket Partisi (EHP), İstanbul İl Örgütü binasında depremde ortaya çıkan yıkıma ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi.

Toplantıya, EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk ve EHP Merkez Yürütme Kurulu üyesi Özge Akman’ın yanında partililer katıldı. 

Basın toplantısında ilk olarak söz Akman, “Depremler her zaman felaket yaratmak zorunda değil. Yıkılmayan kentleri konuşmak için bu yıkım siyasetinin ortadan kaldırılması gerekir. Bunun hesabı sorulmalı ve bunun ilk adımı olarak hükümet istifa ettirilmelidir. Halkın örgütlü mücadelesi ile bu mümkün” ifadelerini kullandı.

Yıkımın sorumlusu hükümet istifa

Akman’ın ardından söz alan EHP Genel Başkanı Öztürk, bu yıkımın sorumlusunun rant-yolsuzluk-rüşvet çarkını oluşturanın hükümet ve yerel yönetimler olduğunu ifade etti. Öztürk,  “Depremde yoksulluk çeken sınıfın evleri yıkılır. Uzun vadede halk can güvenliğinin sağlanmasını isteyen örgütlü ve eylemli bir kararlılık ortaya koymalıdır. Herkes susturulmaya çalışılırken, tribünler binlerin ‘hükümet istifa’ sesleriyle yankılanıyor. İşte bu şekilde, Rant mekanizmasını işleten hükümete oklarımızı yönlendirmeliyiz. O nedenle konuya buradan başlamalı ve konuyu siyasallaştırmalıyız” diye belirtti.

Rejimin karanlık yüzü

Öztürk, “Halk deprem enkazının altından insanların çıkarılması için oradan oraya koşup çırpınırken; yetkililer, bankaların para kasalarını molozların arasından çıkarıp dizdiler sırayla. Rejimin tercihi ortadadır. Rejimin insanlık dışı yönünü Kızılay’ın çadırları satıyor olması gerçeğinde de gördük. Açlık çeken, evleri yıkılan halkımıza çadır satmak nedir? Bu nasıl bir kamu hizmetidir? Kızılay ne işe yarar?” diye sordu.

Yıkılan her bina için tek tek hesap soracağız

Yıkılan her bir bina için tek tek hesap soracaklarını belirten Öztürk, “Asıl insan hayatı depremden önce yaptıklarımızla kurtarılır. Bir toplumun medeniyet düzeyini depremden önce yaptıkları gösterir. Ülkeyi, üretken olmayan bir beton ekonomisine ülkeyi boğdular. Eğer deprem sonrasında ölüm ve yıkım varsa; o ülkede yasaya, yönetmeliklere uymamak vardır. O ülkede binalar yapılırken rant, yolsuzluk ve rüşvet mekanizması işliyordur. Hiçbir kan emici müteahhit denetlenmedi. Bu sürecin öncesini unutmayacağız, onlardan hesap soracağız, hesaplaşacağız. Tek tek her bir bina için yargılanacaklar, rant rüşvet meka yarattıkları için yargılanacaklar” değerlendirmesinde bulundu.

Halkımız ölürken müteahhitler rant kavgasında

Öztürk, ne kadar insanın enkazın altında kaldığı, ne kadar insanın nasıl yaşamının kaybettiğine dair açıklama yapılmadığını, bütün bilgilerin pandemi zamanında olduğu gibi saklandığını belirtti. Halk ölürken müteahhitlerin hemen rant kavgasına başladığını ifade eden Öztürk; “Zemin etütleri yapılmadan; yerleşim, sanayi, kent plan projeleri yapılmadan tekrar inşaat yapmaya çalışıyorlar. Rant çeteleri birbiriyle kapışıyorlar. Bu süreçleri ne ara yaptınız? Hangi bilim insanları, meslek örgütleri, halkın temsilcileriyle belirlediniz? Yine 5’li, 55’li çete, yine rantı nasıl paylaşacaklarının kavgasını veriyorlar” dedi.

Asıl görev deprem dirençli kentler yaratmaktır

Öztürk, depremin faciaya dönüşmemesinin mümkün olduğunu belirterek, “Asıl görevimiz depremde yıkılmayacak, insan kaybı vermeyeceğimiz depreme dirençli kentler yaratmaktır. Japonya, Kaliforniya ve Meksika’da da depremler oluyor. Ancak yıkım olmuyor, çünkü düzenlemelere uyuyorlar. Oradaki halk, müteahhitlerin vicdanlarına, burjuva siyasetçilerine bırakılmamış. Halk molozların arasında ezilip ölmüyor. Bunu onlar başarabiliyorsa biz de başarmalıyız” dedi.

Güncel konulu diğer haberler