
İSİG Meclisi, TCDD ve TCDD Taşımacılık A.Ş.’de taşeron olarak çalışan bir işçinin , İstanbul, Söğütlüçeşme Marmaray İstasyonu’nda trenin ön camını temizlerken yüksek gerileme bağlı 28 bin wattlık elektrik akımına kapılarak iş kazası geçirmesini ve iş cinayetlerini Söğütlüçeşme Marmaray İstasyonu önünde protesto etti. “Direniş ve dayanışma yaşatır çalışırken ölmek istemiyoruz” pankartının açıldığı eylemde “Söğütlüçeşme’yi talan edenler hem işçiye hemde doğaya düşman”, Taşeron çalışmaya son”, İşçi kanıyla servet aleni cinayet” dövizleri taşındı. Eylemde sık sık, “Çalışırken ölmek istemiyoruz”, “Taşeron demek ölüm demektir” sloganları atıldı.
Eyleme, Devrimci Parti, Mücadele Birliği Platformu, Sosyalist Dayanışma Platformu (SODAP), Yeşil Sol Parti, İnşaat İş Sendikası, Limter-İş Sendikası, Disk Enerjisen, Disk Basın İş, İşçi ve Emekçi Birliği, Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB), 4. Vardiya İşçi Dayanışması, Disk Dev Turizm Marmara Şubesi Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BDS), İşçilerin Uluslararası Mücadele Birliği (UİD-DER), Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS), Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Kadıköy Kent İnisiyatifi ve çok sayıda kişi katıldı.
Basın açıklamasını İnşaat İş Sendikası Örgütlenme Sorumlusu Deniz Gider okudu.
32 bin işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi
Gider, AKP döneminde 32 bin işçinin iş cinayetleri nedeniyle yaşamını yitirdiğine dikkati çekti. Gider, “Türkiye kapitalizminin neo-liberal politikalar paralelinde dünya kapitalizmine entegre olabilmesi için 24 Ocak 1980’de aldığı kararlar, işçi sınıfı muhalefeti karşısında ancak 12 Eylül darbesi eliyle hayata geçirildi. İlerleyen yıllarda mali sermaye, mülksüzleştirdiği geniş yığınları işçileştirirken güvencesizleştirdi. Aşırı, yoğun, fazla çalıştırma ile karakterize olan güvencesiz çalıştırma biçimlerinin başat hale geldiği ve yaşlı, çocuk, göçmen gibi en korunmasız nüfus gruplarından oluşan işgücü gruplarının da emek piyasasında öne çıktığı bir işçi sınıfı oluştu.Bu dönemde 3 Kasım 2002 seçimleri ile AKP’nin önce hükümet ve daha sonra ise giderek iktidarın merkezine geçtiği bir süreç içinden geçtik. Tuzla Tersaneleri, Davutpaşa, OSTİM, Soma, Torunlar, Ermenek, Pandemi, Silikozis, Asbest, Amasra ve nice işçi katliamları yaşandı, ‘yerli ve milli bir iş cinayetleri rejimi’ hayata geçirildi. Sonuç ortada. AKP’li 21 yılda yaklaşık 32 bin işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti” dedi
Önlem ve denetim alınmıyor
İş yerlerinde önlem ve denetim alınmadığı için iş kazaları ve iş cinayetlerinin yaşandığının altını çizen Gider, “İşçi arkadaşımızın ağır yaralanmasının temel nedeni taşeron çalıştırmadır. İki gün önce, 23 Mayıs 2023 tarihinde öğlen saatlerinde Söğütlüçeşme İstasyonunda sefere hazırlanan Yüksek Hızlı Tren’in, makinist kabini ön pencere camının temizliğini yapan taşeron RCS adlı Temizlik Firması işçisi, elindeki saplı fırçanın yüksek gerilime temas etmesi sonucu ağır yaralandı. İşçi arkadaşımızın hastanede yoğun bakımda entübe olarak tedavisi sürmektedir. Acil şifalar diliyoruz. TCDD ve TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin kendi personelleri tarafından verilen ve içerisinde kurumun asli hizmetlerinin de yer aldığı işler uzunca bir süredir hizmet alımı yöntemiyle yapılmaktadır. Bu hizmetlerin başında da temizlik işleri gelmektedir. Taşeron firma işçileri düşük maaşlarla, iş güvencesinden yoksun ve iş güvenliği önlemleri alınmadan çalıştırılmaktadır. Arkadaşımızın ağır şekilde yaralanmasının baş nedeni işte bu taşeron çalıştırma koşullarıdır” diye konuştu.
‘İş cinayetlerine karşı örgütlü mücadele etmeliyiz’
İş cinayetlerine karşı örgütlü birleşik mücadele yürütülmesi gerektiğini vurgulayan Gider, “Trenlerin temizliği elektrik olmayan tamir-bakım hatlarında ve otomatik yıkama ünitelerinde yapılması gerekir. İşte bu noktada soruyoruz:
Katener hattı altındaki bu hatta temizlik yapılmasına, mevzuata ve iş güvenliği kurallarına uygun olmadığı halde kimler tarafından ve ne şekilde karar verilmiştir? Trene yolcu iniş-binişinin yapıldığı peronda, peronun yüksekliği dikkate alınmadan, enerjisi kesilmemiş bir hatta uzun saplı fırça ile su kullanılarak kabin ön camının temizlenmesinin böyle bir olaya sebebiyet vereceği açıktır. Buna neden izin verilmiştir? İş cinayetlerine karşı mücadelemiz sürecek. Yine iki gün önce İstanbul Küçükyalı E-5’te yol bakım ve onarım işi yapan belediye işçilerine, çalıştıkları şeridin tamamının iş makineleriyle kapatılmaması sonucu otomobil çarpmış ve 4 arkadaşımızı kaybetmiştik. Yalova’da 140 tersane işçisi yedikleri yemek sonucu rahatsızlanarak hastanelik olmuştu. Aksaray’da bir bims işçisi kum karma makinesi içine düşerek ezildi. Gebze’de bir moto kurye arkadaşımızı tırla çarpışması sonucu kaybettik. Yani işçiler ülkemizin dört bir yanında sağlık ve güvenlik önlemleri alınmadan, güvencesiz bir şekilde çalıştırılıyor. Bunu sonucu olarak da ölüyor, yaralanıyor ve hastalanıyoruz” diye konuştu.
Çözüm örgütlü mücadele
“İşçi sağlığı ve iş güvenliğini sağlamanın en temel yolu işçilerin örgütlülüğü, denetimidir” diyen Gider, “Ancak yasal olarak işçilerin örgütlenmesinin önünde engeller olmadığı belirtilse de fiiliyatta hakkını arayan, sendikaya üye olan, iş güvenliğinin olmamasına tepki gösteren işçiler işten atılıyor. Grevler yasaklanıyor ya da patronlar grev kırıcılığa başvuruyor. Sendikalı işçiler çeşitli bahanelerle işten atılmaya çalışılıyor. İşçilerin örgütlenme özgürlüğünü engellerseniz ölüm, yaralanma ve hastalıklara karşı da savunmasız bırakırsınız. Çünkü işçiler örgütlenmeleri vasıtasıyla işyerlerindeki üretim sürecine müdahale edebilir, bu durum işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması sonucunu doğurur. Bizler; Tuzla tersanelerinde, kot taşlama atölyelerinde, iş cinayetleri adalet davalarında, Soma madenlerinde, 3.Havalimanı’nda, Finans Merkezi’nde, BEDAŞ’ta, İSPER’de, Migros Depo’da, hastanelerde, okullarda, Sütaş’ta, Metal Fırtına’da, Yemek Sepeti’nde, Sinbo’da, Aliağa’da, belediyelerde, tekstil fabrikalarında ve adını sayamadığımız yüzlerce alanda işçi sağlığı ve güvenliğini sağlamak için birçok direniş örgütledik, örgütlüyoruz ve örgütlemeye devam edeceğiz” dedi.
