
Gazetemizin yazarlarından şair, yazar, ressam Muzaffer Oruçoğlu’nun yayımlanmamış resimlerini birkaç bölümden oluşacak şekilde sizlerle paylaşıyoruz!
Yayımlanmamış resimlerinden onuncusu “Gabriel Garcia Marquez”
Oruçoğlu’nun resimle ilgili düştüğü not;
Gabriel Garcia Marquez
Büyü. Göç. Kızgın Karayip güneşinin altında dökülen ter ve kan. Muz plantasyonlarından gelip kasaba istasyonunda duran ve oradan okyanus kıyısına giden tren katarları, muz hevenkleri taşımıyorlar bu sefer. Balık istifi gibi üst üste atılmış grevcilerin ölülerini taşıyorlar. Bu ölüler okyanusa atılacaktır. Ve okyanusta o büyük tekelin savaş gemisi beklemektedir. Bu durum, Yüz Yıllık Yalnızlık’ta, gizemli, ürpertici bir sis gibi gelip geçer. Ondan sonra ne mi olur? Bir uyku, bir unutkanlık başlar. Aslında bu unutkanlık ve bu uyku, yazar belirtmese de İspanyolların ayaklarını Latin Amerika toprağına bastığından itibaren başlamıştır. Kültürlerin, dillerin kaybıdır bu unutkanlık ve uyku. Asturias, Maya efsanelerini toplarken, toplayıcıların ifadelerine dayanarak efsanelerin bir bölümünün yok edildiğini söyler. Bu işte unutkanlığı yaratan bir durumdur. Yüz Yıllık Yalnızlık’ta bir kasaba unutkanlık ve giderek uyku hastalığına giriyor. Böcekler her tarafı sarıyor. Çöl haline geliyor o güzelim topraklar. Bir kasırga başlıyor, Makondo yok oluyor. Bu yok oluş karşısında ürperiyor insanı. Bir kıvılcım gibi uyarıyor vicdanlarımızımızı bu yok oluş.
Latin Amerikanın vurulduğu yerden yekinip ayağa kalkan hak arayışının adıdır Gabriel García Márquez. Yerleşik değer yargılarına, emek ve büyü gücüyle saldırının adıdır.
Gabriel García Márquez/ fotopaint

